K a m u İ d a r e s i n d e

MAHKÛMİYETİ OLANLARIN

DEVLET MEMURU OLMALARI

VE

MEMURİYET STATÜSÜNÜ KAYBETMELERİ


Becoming Civil Servants in the Public Administration for those with Criminal Sentence and Losing the Status of being a Civil Servant

JEL Classification Codes: H83, J45

Bu makale; MALİYE DERGİSİ’nin Ocak – Haziran 2010, Sayı 158’de yayınlanmıştır.


Uğur SÖKMEN

Daire Başkanı

Maliye Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü

 

 

 

Bu e-posta adresini spambotlara karşı korumak için JavaScript desteğini açmalısınız

 

 

 

 

Özet (Abstract)

Anahtar Kelimeler (Key Words)

 

1. KAVRAMLAR

 

1.1.Kamu Hizmeti, Kamu Görevi, Kamu Görevlisi ve Memur Kavramı

1.2. Suç, Ceza, Mahkûmiyet, Hapis Cezası ve Hüküm Kavramları

 

2. DEVLET MEMURU OLABİLMENİN ŞARTLARI

 

3. DEVLET MEMURU OLARAK KALABİLMENİN ŞARTLARI

 

4. KAMU HAKLARINDAN MAHRUM BULUNANLAR

 

5. MAHKÛMİYETİ OLANLARIN DEVLET MEMURU OLMALARI

 

5.1. Türk Ceza Kanunu’nun 53’üncü Maddesinde Belirtilen Süreler Geçmiş Olsa Bile; Kasten İşlenen Bir Suçtan Dolayı Bir Yıl veya Daha Fazla Süreyle Hapis Cezasına Mahkûm Olanlar

5.2. Türk Ceza Kanunu’nun 53’üncü Maddesinde Belirtilen Süreler Geçmiş Olsa ya da Affa Uğramış Olsa Bile Kanunda Tek Tek Sayılan Suçlardan Mahkûm Olanlar

5.2.1. Türk Ceza Kanunu’nun 53’üncü Maddesinde Belirtilen Süreler Geçmiş Olsa ya da Affa Uğramış Olsa Bile Devletin Güvenliğine Karşı Suçlardan (TCK, Md. 302-308) Mahkûm Olanlar

5.2.16. Türk Ceza Kanunu’nun 53’üncü Maddesinde Belirtilen Süreler Geçmiş Olsa ya da Affa Uğramış Olsa Bile Kaçakçılık Suçlarından (5607 sayılı Kanun Md. 3-4) Mahkûm Olanlar

5.3. Kanunda Sayılan Suçlar Dışında Mahkûmiyet

5.3.1. Bir Yılı Geçmeyen Hapis Cezasına Mahkûmiyet

5.3.2. Tek Tek Sayılan Suçlar Dışında Mahkûmiyet

5.3.3. Taksirli Suçlardan Mahkûmiyet

5.4. Mahkûmiyetin Adli Para Cezasına Çevrilmesi

5.5. Hapis Cezasının Ertelenmesi

5.6. Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

5.7. Af

 

6. MAHKÛMİYET NEDENİYLE DEVLET MEMURU OLMA ŞARTLARININ KAYBEDİLMESİ

 

7. DEVLET MEMURU OLMA ŞARTLARININ YENİDEN KAZANILMASI

 

8. SONUÇ

 

 

 

 

 

Kamu İdaresinde Mahkûmiyeti Olanların Devlet Memuru Olmaları ve Memuriyet Statüsünü Kaybetmeleri

 

Uğur SÖKMEN*

Özet

Kamu idaresinde hizmete girecekler için bazı şartlar aranır. Genel ve özel şartlar olarak belirlenen bu şartlar; Türk vatandaşı olmak, yaş, öğrenim, askerlik, sağlık şartları ile kurumların mevzuatında belirtilmiş özel şartlar yanında kamu haklarından mahrum olmamak, kasten işlenen bir suçtan bir yılın üstünde hapis cezası almamış olmak ve kanunda tek tek sayılan suçlardan dolayı mahkûm olmamak şeklinde Devlet Memurları Kanunu’nda düzenlenmiştir. Devlet memuru olabilmek ve devlet memuru olarak kalabilmek için bu şartların taşınması gerekir. Bu şartları taşımayanlar hiçbir şekilde memur olamazlar. Devlet memurlarının memurlukları sırasında bu şartlardan herhangi birini kaybetmesi halinde ise memurluğu sona ermektedir.

 

Anahtar Kelimeler: Kamu İdaresi, Kamu Hizmeti, Kamu Görevi, Kamu Görevlisi, Devlet Memuru, Memur Olma Şartları, Mahkûmiyet, Hak Yoksunluğu, Şartların Kaybedilmesi, Memurluğun Sona Ermesi

 

Becoming Civil Servants in the Public Administration for those with Criminal Sentence and Losing the Status of being a Civil Servant

 

Abstract

In order to be a civil servant within the Turkish public administration, there are a number of provisions. These qualifications, determined as general and specific, are arranged in the Code of Civil Servants. As well as specific provisions set out in the legislations of the institutions, there are other provisions like Turkish citizenship, age, education, military service, health conditions, not to be deprived of public rights, not to be sentenced imprisonment more than one year because of a crime committed on purpose and not be convicted for certain crimes stated in the Law. In order to be a civil servant or continue to be a civil servant, it is necessary to hold these qualifications. Those who do not carry the

___________________

*Daire Başkanı, Maliye Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü, Bu e-posta adresini spambotlara karşı korumak için JavaScript desteğini açmalısınız

 

qualifications cannot be a civil servant under any circumstances. The status of being a civil servant terminates if one of these qualifications is lost.

 

Key Words: Public Administration, Public Service, Public Duty, State Employee, Civil Servant, Provisions To Become A Civil Servant, Criminal Sentence, Deprivation of Rights, Losing the Rights, Termination of the Status of being Civil Servant

 

JEL Classification Codes: H83, J45

 

Giriş

Anayasamıza göre; her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayrım gözetilemez (Md. 20). Devletin, kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür. Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir (Md. 128).

Devlet memurlarının hizmet şartları, nitelikleri, atanma ve yetiştirilmeleri, ilerleme ve yükselmeleri, ödev, hak, yüküm ve sorumlulukları, aylıkları ve ödenekleri ve diğer özlük işleri 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile düzenlenmiştir. Genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli nitelikteki kamu hizmetlerinin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütüleceği Anayasamızda belirtildiğinden, memuriyete girişte de görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayrım gözetilemez. Devlet Memurları Kanunu’na göre; kanunlarda yazılı haller dışında devlet memurunun memurluğuna son verilmez, aylık ve başka hakları elinden alınamaz (Md. 18).

Devlet memuru olabilmek için devlet memurluğuna alınmada genel ve özel şartlar aranır. Devlet memurluğuna alınma şartları 657 sayılı Kanunda belirtilmiştir. Devlet memurluğuna alınacaklarda aranılacak genel şartlar arasında bulunan 48’inci maddenin A fıkrasının 4 numaralı bendindeki kamu haklarından mahrum bulunmamak ile 23/1/2008 tarihli ve 5728 sayılı Kanunun 317’nci maddesiyle değiştirilmiş olan 5 numaralı bendindeki kasten işlenen bir suçtan bir yılın üstünde hapis cezası almamış olmak ve kanunda tek tek sayılan suçlardan dolayı mahkûm olmamak şartları ve memur iken bu şartları kaybetme halinde 98’inci maddenin b fıkrasına göre memurluğun sona ermesi çalışmamızın konusunu oluşturmaktadır.

Bu nedenle çalışmamızda, adli suç ve cezalara ilişkin bu iki şart dikkate alınarak, mevcut yasal düzenleme incelenip değerlendirilecek, önceki düzenlemelere değinilmeyecektir.

 

1. Kavramlar

1.1.Kamu Hizmeti, Kamu Görevi, Kamu Görevlisi ve Memur Kavramı

“Kamu İdaresi”: Devlet organlarının tümü. Kamu yönetimi (Sökmen, 2009:24).

“Kamu Hizmeti”: Devlet ve diğer kamu hukuku tüzel kişileri tarafından ya da bunların gözetimi ve denetimi altında genel ve ortak ihtiyaçları karşılamak, kamu yararı ve kamu çıkarını sağlamak için yapılan ve topluma sunulan sürekli ve düzenli faaliyetlerdir. Kısaca kamuya sağlanan hizmettir (Sökmen, 2009:28).

“Kamu Görevi”: Devletin, devlet olarak gerçekleştirmekle zorunlu olduğu ve kamu hukuku kurallarına göre kamu kudretini kullanarak yaptığı etkinliklerdir. Savunma, güvenlik, yargılama gibi (Sökmen, 2009:29).

“Kamu Görevlisi”: Kamu yönetiminin insan öğesine denmektedir. Devlet hizmetinde çalışan kişidir. Kamu personelidir (Sökmen, 2009:28). Türk Ceza Kanunu’nda, kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi kamu görevlisi olarak tarif edilmiştir (Md.6/c).

“Diğer Kamu Görevlisi”: Genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü bulunan kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri yürüten ve atamaya tabi personeldir (Sökmen, 2009:29).

“Memur”: Devlet hizmetinde aylıkla çalışan resmî görevi olan kimsedir (Sökmen, 2009:29).

“Anayasaya Göre Memur”: Anayasada doğrudan bir memur tanımı yapılmamıştır. Anayasanın 121. maddesinde “kamu hizmeti görevlileri”, 39. maddesinde “kamu görev ve hizmetinde bulunanlar”, 68 ve 76. maddelerinde “kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri ile yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri”, 71. maddesinde “kamu hizmetine girenler”, 128 ve 129. maddelerinde “memurlar ve diğer kamu görevlileri”, 137. maddesinde “kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve surette çalışmakta olan kimse”, 128 ve 129. maddelerinde ifadesini bulan “genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli görevler” prensip olarak memurlar tarafından yerine getirilmektedir (Sökmen, 2009:29).

“(Mülga) Memurin Kanunu’na Göre Memur”: Kendisine devlet hizmeti tevdi olunan ve sicili mahsusunda mukayyet olarak umumi veyahut hususi bütçelerden maaş alan kimseye memur denir (Md. 1/1).

“Devlet Memuru”: Mevcut kuruluş biçimine bakılmaksızın, devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerince genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerini ifa ile görevlendirilenler, bu kanunun uygulanmasında memur sayılır. Yukarıdaki tanımlananlar dışındaki kurumlarda genel politika tespiti, araştırma, planlama, programlama, yönetim ve denetim gibi işlerde görevli ve yetkili olanlar da memur sayılır (Md. 4/A).

1.2. Suç, Ceza, Mahkûmiyet, Hapis Cezası ve Hüküm Kavramları

Hukuk sistemimizde suç sayılan fiiller, başta Türk Ceza Kanunu olmak üzere diğer bazı kanunlarla da tanımlanmıştır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 76 ve 343’üncü maddeleri arasında yer alan “özel hükümler” kısmında, suç olarak tanımlanan fiiller ile bu fiillere uygulanacak cezalar belirlenmiştir.

“Suç”; Devletin hukuk kuralları içinde müeyyide olarak ceza öngördüğü fiillerdir. Yani suç, kanunun cezalandırdığı fiillerdir (Sökmen, 2009:8).

Türk Ceza Kanunu’nda, suç karşılığında uygulanan yaptırım “ceza” olarak tanımlanmıştır (Md. 45).

Güncel Türkçe sözlükte “mahkûmiyet” hüküm giymiş olma durumu, hüküm giyilen süre olarak tanımlanmış, “hükümlü” ise ceza hükmü verilmiş, hüküm giymiş, mahkûm olarak tarif edilmiştir (www.tdk.gov.tr).

Türk Ceza Kanunu’na göre; suç karşılığında uygulanan yaptırım olarak cezalar, hapis ve adlî para cezaları olarak düzenlenmiştir (Md. 45).

“Hapis Cezaları”; ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve süreli hapis cezası şeklinde tasnif edilmiştir.

“Ağırlaştırılmış müebbet hapis”, kanun ve tüzükle belirlenecek sıkı güvenlik rejimine tabi olarak hükümlünün hayatı boyunca devam eden cezadır.

“Müebbet hapis”, hükümlünün hayatı boyunca devam eden cezadır.

“Süreli hapis” ise, 1 aydan az ve 20 yıldan fazla olamayan cezadır. 1 yıldan az hapis cezaları ise, “kısa süreli hapis” cezasıdır (Md. 46).

Güncel Türkçe sözlükte “karar” 1. Bir iş veya sorun hakkında düşünülerek verilen kesin yargı. 2. Herhangi bir durum için tartışılarak verilen kesin yargı, hüküm. 3. Bu yargıyı bildiren belge olarak tarif edilmiştir (www.tdk.gov.tr).

“Kararlara uyma zorunluluğu” ile ilgili olarak Anayasamız, “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez” hükmüne amirdir (Md. 138/4).

 

2. Devlet Memuru Olabilmenin Şartları

Devlet memurluğuna alınmada bazı şartlar aranır. Devlet memuru olabilmek için aranan genel ve özel şartlar şunlardır:

A) Genel şartlar

1. Türk vatandaşı olmak,

2. Bu kanunun 40’ıncı maddesindeki yaş şartlarını taşımak,

3. Bu kanunun 41’inci maddesindeki öğrenim şartlarını taşımak,

4. Kamu haklarından mahrum bulunmamak,

5. Türk Ceza Kanunu’nun 53’üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak.1

6. Askerlik durumu itibariyle;

a) Askerlikle ilgisi bulunmamak,

b) Askerlik çağına gelmemiş bulunmak,

c) Askerlik çağına gelmiş ise muvazzaf askerlik hizmetini yapmış yahut ertelenmiş veya yedek sınıfa geçirilmiş olmak,

7. 53’üncü madde hükümleri saklı kalmak kaydı ile görevini devamlı yapmasına engel olabilecek akıl hastalığı bulunmamak.

B) Özel şartlar

1. Hizmet göreceği sınıf için 36 ve 41’inci maddelerde belirtilen öğretim ve eğitim kurumlarının birinden diploma almış olmak,

2. Kurumların özel kanun veya diğer mevzuatında aranan şartları taşımak (Md. 48).

 

 

3. Devlet Memuru Olarak Kalabilmenin Şartları

Kamu idarelerinin özel kanun veya diğer mevzuatında belirtilmiş olan özel şartlar ile birlikte, vatandaşlık, yaş, öğrenim, askerlik, sağlık şartları ile kamu haklarından mahrum olmamak, bir yılın üstünde hapis cezası almamış olmak ve yine kanunda tek tek sayılan suçlardan dolayı ise mahkûmiyeti olmamak şeklindeki genel şartların, memuriyet süresince muhafaza edilmesi, devlet memuru olarak kalabilmek için bu şartların kaybedilmemesi yani memur olma şartını taşıyor olmak gerekmektedir.

Devlet memurunun bu şartları kaybetmesi halinde memurluğu sona ermektedir. 657 sayılı Kanunun 98/b maddesi; “Devlet memurlarının;… b) Memurluğa alınma şartlarından her hangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması veya memurlukları sırasında bu şartlardan her hangi birini kaybetmesi, …hallerinde memurluğu sona erer” hükmüne amirdir.

Devlet memuru iken, devlet memurluğuna alınacaklarda aranılacak genel şartlar arasında bulunan 48’inci maddenin A fıkrasında belirtilen şartları kaybeden ya da 5 numaralı bendinde belirtilen suçlardan mahkûm olan devlet memurunun görevine 98’inci maddenin b fıkrasına göre son verilir.

4. Kamu Haklarından Mahrum Bulunanlar

Kamu hakları herkes tarafından kullanılan devredilmez haklardır. Bu hakların en önemlisi seçme ve seçilme hakkı ve çalışma özgürlüğüdür. Ancak memur olmak isteyen kimsenin, seçme ve seçilme hakkından veya memur olmasını engelleyen mahkûmiyetinin bulunmaması koşuldur. Bu haklar ancak kanunla kısıtlanabilir. Böylece kamu hakları kanunla kısıtlanmış olan kimse devlet memuru olamaz (Pınar, 2006:497).

Devlet Memurları Kanununa göre, devlet memuru olabilme genel şartları arasında yer alan “Kamu haklarından mahrum bulunmamak” (Md. 48/A-4) şartı kanunun ilk metninde yer alan ve değiştirilmeyen bentlerinden birisidir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Belli Hakları Kullanmaktan Yoksun Bırakılma” başlıklı 53’üncü maddesinde;

“(1) Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak;

a) Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten,

b) Seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasi hakları kullanmaktan,

c) Velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan,

d) Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasi parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan,

e) Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten,

Yoksun bırakılır.

(2) Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz.

(3) Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya şartlı salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen hükümlü hakkında birinci fıkranın (e) bendinde söz konusu edilen hak yoksunluğunun uygulanmamasına karar verilebilir.

(4) Kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz.

(5) Birinci fıkrada sayılan hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla hapis cezasına mahkûmiyet halinde, ayrıca, cezanın infazından sonra işlemek üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilir. Bu hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla sadece adli para cezasına mahkûmiyet halinde, hükümde belirtilen gün sayısının yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilir. Hükmün kesinleşmesiyle icraya konan yasaklama ile ilgili süre, adli para cezasının tamamen infazından itibaren işlemeye başlar.

(6) Belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkûmiyet halinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebilir. Yasaklama ve geri alma hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe girer ve süre, cezanın tümüyle infazından itibaren işlemeye başlar.” hükmüne yer verilmiştir.

Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma ile ilgili yukarıya alınan 53’üncü maddenin birinci fıkrasında, kişinin kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetinin kanuni sonucu olarak hangi hakları kullanmaktan yoksun bırakılacağı sayılmış, ikinci fıkrasında, kişinin işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakıldığı hakları kullanamayacağı, üçüncü ve dördüncü fıkrasında, belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmanın bazı hallerde uygulanmayacağı, beşinci fıkrasında, birinci fıkrada sayılan hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla hapis cezasına veya adli para cezasına mahkûmiyet halinde, hükümde belirtilen cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verileceği, bu cezanın, hapis cezasının veya adli para cezasının tamamen infazından sonra başlayacağı, altıncı fıkrasında ise, belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan dolayı mahkûmiyet halinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebileceği, yasaklama ve geri almanın, hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe gireceği ve sürenin, cezanın tümüyle infazından itibaren işlemeye başlayacağı hüküm altına alınmıştır.

Dolayısıyla, bir kimse memur olsun veya olmasın Türk Ceza Kanunu’na göre hapis cezasının doğal sonucu olarak:

- Bir kamu görevi üstlenemez. Atama veya seçimle gelinen memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilemez.

- Seçme ve seçilme ehliyeti kullanamaz. Siyasi hakları kullanamaz.

- Velayet hakkını kullanamaz. Vesayet ve kayyımlık hizmetinde bulunamaz.

- Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif, siyasi parti yöneticisi veya deneticisi olamaz.

- Meslek ve sanatını, serbest mesleğini icra edemez, tacirlik yapamaz.

Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmanın uygulanmayacağı bazı haller maddenin üçüncü fıkrasında istisna olarak, hak ve yetki kötüye kullanılarak suç işlenmiş ise, belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmanın infazın bitmesinden sonra da devam ettirilmesi maddenin beşinci ve altıncı fıkrasında ağırlaştırma olarak düzenlenmiştir. Ek yasaklılık süresi de diyebileceğimiz bu ağırlaştırma, alınan asıl cezanın infazından sonra uygulanır.

Maddenin gerekçesine göre, işlediği suç dolayısıyla toplumda kişiye karşı duyulan güven sarsılmaktadır. Bu nedenle suç işleyen kişi toplumun kendisine duyduğu güveni yitirmektedir. Suç işleyen kişi özellikle güven ilişkisinin varlığını gerekli kılan belli hakları kullanmaktan yosun bırakılmaktadır. Bu maddede işlediği suç dolayısıyla kişinin hangi hakları kullanmaktan yoksun bırakılacağı belirtilmiştir. Yorum yoluyla genişletilemez.

Kişinin işlediği suçtan dolayı belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılması için, işlediği suçun kasıtlı bir suç olması ve ayrıca bu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûm olması gerekir. Hapis cezası ister ertelenmiş olsun, ister ertelenmesin kişi belli hakları kullanmaktan yasaklı hale gelir.

Kamu haklarını kullanmaktan yoksun bırakılan kimse, hak yoksunluğu süresince devlet memuru olamaz ve devlet memurluğu yapamaz.

Devlet memuru olmadan önce, hürriyeti bağlayıcı bir ceza nedeniyle mahkûm olan ve bu mahkûmiyete bağlı olarak belli hakları kullanmaktan yasaklanan kimseler, söz konusu mahkûmiyet nedeniyle hak yoksunlukları sona ererek yasaklanan haklarını yeniden kazandıklarında, devlet memuru olma şartlarını taşımaları halinde devlet memuru olabilirler.

Devlet memuru iken memurluk görevine son verilmeyi gerektirmeyen yani devlet memuru olma şartını kaybettirmeyen hürriyeti bağlayıcı bir ceza nedeniyle mahkûm olan ve bu mahkûmiyete bağlı olarak belli hakları kullanmaktan yasaklanan, söz konusu mahkûmiyeti nedeniyle memuriyeti sona ermeyen ancak mahkûm olduğu için memurluk yapamayan ve memurlukları askıya alınan kimseler, hak yoksunlukları sona ererek yasaklanan haklarını yeniden kazanmaları durumunda, memuriyete iade edilirler.

Hürriyeti bağlayıcı bir hapis cezanın infazı nedeniyle cezaevine konulan ve infazdan sonra da belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılan kimse, infaz süresince ve ek yasaklılık süresince devlet memuru olamaz. Devlet memuru ise, memuriyet statüsü devam ettirilemez. Yani memurluk yapamaz, ancak memurluk görevine son verilmeyi gerektirmeyen hürriyeti bağlayıcı bir ceza nedeniyle mahkûm olmuşsa memuriyet görevine de son verilemez. Bu nedenle, memurluk görevine son verilmeyi gerektirmeyen hürriyeti bağlayıcı bir ceza ile mahkûm olan memurun, cezanın infazı süresince ve ek yasaklılık süresince hizmet ilişkisinin kesilmesi gerekir. Yani, bu süreçte hizmet ilişkisi askıya alınır, süreç sonunda memuriyete iade edilir.

5. Mahkûmiyeti Olanların Devlet Memuru Olmaları

Memur olabilmek için 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda belirtilmiş olan genel ve özel şartları taşımak gerekmektedir. Devlet memuru olabilme genel şartları arasında yer alan, 48’inci maddenin A fıkrasının 5 numaralı bendinde belirtilen kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yılın üstünde hapis cezası almamış olmak ve kanunda tek tek sayılan suçlardan dolayı mahkûm olmamak şartı bu bölümde değerlendirilecektir.

Kanunda belirlenen bu şartları taşımayanların memur olması mümkün olmadığı gibi memuriyet sırasında bu şartlardan herhangi birinin kaybedilmesi durumunda da memuriyet görevine son verilmektedir.

Ceza mahkûmiyetinin sonucu olarak memur olunamamakta veya memuriyet statüsü kaybedilebilmektedir. Dolayısıyla, 48’inci maddenin A fıkrasının 4 numaralı bendinde belirtilen kamu haklarından mahrum olanlar ile 5 numaralı bendinde belirtilen kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yılın üstünde hapis cezası almış olanlar ve kanunda tek tek sayılan suçlardan dolayı mahkûm olanlar memur olamazlar.

Kanunda tek tek sayılan suçlar bakımından kanun koyucu için önemli olan cezanın miktarı değil mahkûmiyetin kendisidir (Karaarslan, 102).

5.1. Türk Ceza Kanunu’nun 53’üncü Maddesinde Belirtilen Süreler Geçmiş Olsa Bile; Kasten İşlenen Bir Suçtan Dolayı Bir Yıl veya Daha Fazla Süreyle Hapis Cezasına Mahkûm Olanlar

Türk Ceza Kanunu’na göre; “Kast”; suçun kanunî tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir (Md. 21).

Devlet Memurları Kanunu’nda, kasten işlenen bir suçtan dolayı alınan mahkûmiyetin memuriyete alınmaya engel olduğu belirtilmiştir. Kasıtlı suçlardan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına mahkûm olan bir kimsenin devlet memuru olması mümkün değildir. Aynı şekilde, memuriyet sırasında işlediği kasıtlı suç nedeniyle bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına mahkûm olan memurun görevine son verilir.

Memuriyete alınmaya engel mahkûmiyetler ve memuriyet statüsünün kaybedilmesine etki eden mahkûmiyetler arasında, kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasıyla mahkûm olanlar da belirtilmiştir. Bu nedenle, kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasıyla mahkûm olanlar devlet memuru olamazlar. Memur iseler memuriyet görevlerine son verilmesini gerektirir.

48’inci maddenin A fıkrasının 5 numaralı bendinin ilk tümcesinde yer alan “Türk Ceza Kanununun 53’üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile” ifadesinden, kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasıyla mahkûm olanların infazlarının ve hak mahrumiyetlerinin tamamlanmasından sonra da memur olmalarının veya memur iseler memuriyette kalmalarının engellendiği anlaşılmaktadır. Kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasıyla mahkûm olanlar, infazlarının ve hak yoksunluğu ile ek hak yoksunluğuna ilişkin süreler geçmiş olsa bile memur olamazlar. Memur iseler memuriyet görevlerine son verilmesini gerektirir.

5.2. Türk Ceza Kanunu’nun 53’üncü Maddesinde Belirtilen Süreler Geçmiş Olsa ya da Affa Uğramış Olsa Bile Kanunda Tek Tek Sayılan Suçlardan Mahkûm Olanlar

Aşağıda tek tek sayılan on altı madde halinde yazılı olan suçlardan mahkûmiyeti olan kimseler hiçbir şekilde memur olamazlar. Bu suçlardan mahkûmiyeti olanların almış oldukları cezanın miktarı ve nevine bakılmaz. Yani, mahkûmiyet bu suçlardan dolayı bir günlük hapis cezası da olsa ve hapis cezası infaz edilmiş ve hak yoksunluğu ile ek hak yoksunluğuna ilişkin süreler geçmiş olsa ve hatta bu ceza affa dahi uğrasa, yine de devlet memuru olunamayacaktır. Memur olabilme şartının, memuriyete atanma ve memuriyetin devamı sırasında taşınması gerektiğinden, memuriyeti sırasında böyle bir suçtan dolayı mahkûmiyet almış olan memurlar, devlet memuru olma şartını kaybetmiş olacaklarından memuriyet görevleri de sona erdirilecektir.

Kanunda tek tek sayılan suçlardan mahkûm olanlar, süresiz yasaklı hale geldiklerinden devlet memuru olmaları mümkün değildir.

5.2.1. Türk Ceza Kanunu’nun 53’üncü Maddesinde Belirtilen Süreler Geçmiş Olsa ya da Affa Uğramış Olsa Bile Devletin Güvenliğine Karşı Suçlardan (TCK, Md. 302-308) Mahkûm Olanlar

Devlet Memurları Kanunu’nda, memuriyete alınmaya engel mahkûmiyetler ve memuriyet statüsünün kaybedilmesine etki eden mahkûmiyetler arasında devletin güvenliğine karşı suçlardan mahkûm olanlar da sayıldığından, “Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak, düşmanla işbirliği yapmak, devlete karşı savaşa tahrik, temel millî yararlara karşı faaliyette bulunmak için yarar sağlama, yabancı devlet aleyhine asker toplama, askeri tesisleri tahrip ve düşman askeri hareketleri yararına anlaşma, düşman devlete maddi ve mali yardım” suçlarından mahkûm olan kimseler süresiz yasaklı olduklarından hiçbir şekilde devlet memuru olamazlar.

5.2.2. Türk Ceza Kanunu’nun 53’üncü Maddesinde Belirtilen Süreler Geçmiş Olsa ya da Affa Uğramış Olsa Bile Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlardan (TCK, Md. 309-316) Mahkûm Olanlar

Devlet Memurları Kanunu’nda, memuriyete alınmaya engel mahkûmiyetler ve memuriyet statüsünün kaybedilmesine etki eden mahkûmiyetler arasında Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlardan mahkûm olanlar da sayıldığından, “Anayasayı ihlal, Cumhurbaşkanına suikast ve fiili saldırı, yasama organına karşı suç, hükümete karşı suç, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silahlı isyan, silahlı örgüt, silah sağlama, suç için anlaşma” suçlarından mahkûm olan kimseler süresiz yasaklı olduklarından hiçbir şekilde devlet memuru olamazlar.

5.2.3. Türk Ceza Kanunu’nun 53’üncü Maddesinde Belirtilen Süreler Geçmiş Olsa ya da Affa Uğramış Olsa Bile Milli Savunmaya Karşı Suçlardan (TCK, Md. 317-325) Mahkûm Olanlar

Devlet Memurları Kanunu’nda, memuriyete alınmaya engel mahkûmiyetler ve memuriyet statüsünün kaybedilmesine etki eden mahkûmiyetler arasında milli savunmaya karşı suçlardan mahkûm olanlar da sayıldığından, “Askeri komutanlıkların gasbı, halkı askerlikten soğutma, askerleri itaatsizliğe teşvik, yabancı hizmetine asker yazma, yazılma, savaş zamanında emirlere uymama, savaş zamanında yükümlülükler, savaşta yalan haber yayma, seferberlikle ilgili görevin ihmali, düşmandan unvan ve benzeri payeler kabulü” suçlarından mahkûm olan kimseler süresiz yasaklı olduklarından hiçbir şekilde devlet memuru olamazlar.

5.2.4. Türk Ceza Kanunu’nun 53’üncü Maddesinde Belirtilen Süreler Geçmiş Olsa ya da Affa Uğramış Olsa Bile Devlet Sırlarına Karşı Suçlar (TCK, Md. 326, 327, 329, 330, 332, 333, 334, 336 ve 339) ve Casusluktan (TCK, Md. 328, 331, 335, 337 ve 338) Mahkûm Olanlar

Devlet Memurları Kanunu’nda, memuriyete alınmaya engel mahkûmiyetler ve memuriyet statüsünün kaybedilmesine etki eden mahkûmiyetler arasında devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluktan mahkûm olanlar da sayıldığından, “Devletin güvenliğine ilişkin belgeler, devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme, devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklama, gizli kalması gereken bilgileri açıklama, askeri yasak bölgelere girme, devlet sırlarından yararlanma, devlet hizmetlerinde sadakatsizlik, yasaklanan bilgileri temin, yasaklanan bilgileri açıklama, devlet güvenliği ile ilgili belgeleri elinde bulundurma” ve “siyasal veya askeri casusluk, uluslararası casusluk, yasaklanan bilgilerin casusluk maksadıyla temini, yasaklanan bilgileri siyasal veya askeri casusluk maksadıyla açıklama, taksir sonucu casusluk fiillerinin işlenmesi” suçlarından mahkûm olan kimseler süresiz yasaklı olduklarından hiçbir şekilde devlet memuru olamazlar.

5.2.5. Türk Ceza Kanunu’nun 53’üncü Maddesinde Belirtilen Süreler Geçmiş Olsa ya da Affa Uğramış Olsa Bile Zimmet Suçundan (TCK, Md. 247-249) Mahkûm Olanlar

Devlet Memurları Kanunu’nda, memuriyete alınmaya engel mahkûmiyetler ve memuriyet statüsünün kaybedilmesine etki eden mahkûmiyetler arasında zimmet suçundan mahkûm olanlar da sayıldığından, zimmet suçundan mahkûm olan kimseler de süresiz yasaklı olduğundan hiçbir şekilde devlet memuru olamazlar.

5.2.6. Türk Ceza Kanunu’nun 53’üncü Maddesinde Belirtilen Süreler Geçmiş Olsa ya da Affa Uğramış Olsa Bile İrtikâp Suçundan (TCK, Md. 250) Mahkûm Olanlar

Devlet Memurları Kanunu’nda, memuriyete alınmaya engel mahkûmiyetler ve memuriyet statüsünün kaybedilmesine etki eden mahkûmiyetler arasında irtikâp suçundan mahkûm olanlar da sayıldığından, irtikâp suçundan mahkûm olan kimseler süresiz yasaklı olduklarından hiçbir şekilde devlet memuru olamazlar.

5.2.7. Türk Ceza Kanunu’nun 53’üncü Maddesinde Belirtilen Süreler Geçmiş Olsa ya da Affa Uğramış Olsa Bile Rüşvet Suçundan (TCK, Md. 252) Mahkûm Olanlar

Devlet Memurları Kanunu’nda, memuriyete alınmaya engel mahkûmiyetler ve memuriyet statüsünün kaybedilmesine etki eden mahkûmiyetler arasında rüşvet suçundan mahkûm olanlar da sayıldığından rüşvet suçundan mahkûm olan kimseler süresiz yasaklı olduklarından hiçbir şekilde devlet memuru olamazlar.

5.2.8. Türk Ceza Kanunu’nun 53’üncü Maddesinde Belirtilen Süreler Geçmiş Olsa ya da Affa Uğramış Olsa Bile Hırsızlık Suçundan (TCK, Md. 141-142) Mahkûm Olanlar

Devlet Memurları Kanunu’nda, memuriyete alınmaya engel mahkûmiyetler ve memuriyet statüsünün kaybedilmesine etki eden mahkûmiyetler arasında hırsızlık suçundan mahkûm olanlar da sayıldığından hırsızlık suçundan mahkûm olan kimseler süresiz yasaklı olduklarından hiçbir şekilde devlet memuru olamazlar.

5.2.9. Türk Ceza Kanunu’nun 53’üncü Maddesinde Belirtilen Süreler Geçmiş Olsa ya da Affa Uğramış Olsa Bile Dolandırıcılık Suçundan (TCK, Md. 157-158) Mahkûm Olanlar

Devlet Memurları Kanunu’nda, memuriyete alınmaya engel mahkûmiyetler ve memuriyet statüsünün kaybedilmesine etki eden mahkûmiyetler arasında dolandırıcılık suçundan mahkûm olanlar da sayıldığından dolandırıcılık suçundan mahkûm olan kimseler süresiz yasaklı olduklarından hiçbir şekilde devlet memuru olamazlar.

5.2.10. Türk Ceza Kanununun 53’üncü Maddesinde Belirtilen Süreler Geçmiş Olsa ya da Affa Uğramış Olsa Bile Sahtecilik Suçundan (TCK, Md. 197-210) Mahkûm Olanlar

Devlet Memurları Kanunu’nda, memuriyete alınmaya engel mahkûmiyetler ve memuriyet statüsünün kaybedilmesine etki eden mahkûmiyetler arasında sahtecilik suçundan mahkûm olanlar da sayıldığından, “Parada sahtecilik, paraya eşit sayılan değerler, kıymetli damgada sahtecilik, para ve kıymetli damgaları yapmaya yarayan araçlar, mühürde sahtecilik, mühür bozma, resmi belgede sahtecilik, resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan, özel belgede sahtecilik, özel belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek, açığa imzanın kötüye kullanılması, resmi belge hükmünde belgeler” suçlarından mahkûm olan kimseler süresiz yasaklı olduklarından hiçbir şekilde devlet memuru olamazlar.

5.2.11. Türk Ceza Kanunu’nun 53’üncü Maddesinde Belirtilen Süreler Geçmiş Olsa ya da Affa Uğramış Olsa Bile Güveni Kötüye Kullanma (TCK, Md. 155) Suçundan Mahkûm Olanlar

Devlet Memurları Kanunu’nda, memuriyete alınmaya engel mahkûmiyetler ve memuriyet statüsünün kaybedilmesine etki eden mahkûmiyetler arasında güveni kötüye kullanma suçundan mahkûm olanlar da sayıldığından güveni kötüye kullanma suçundan mahkûm olan kimseler süresiz yasaklı olduklarından hiçbir şekilde devlet memuru olamazlar.

5.2.12. Türk Ceza Kanunu’nun 53’üncü Maddesinde Belirtilen Süreler Geçmiş Olsa ya da Affa Uğramış Olsa Bile Hileli İflas Suçundan (TCK, Md. 161) Mahkûm Olanlar

Devlet Memurları Kanunu’nda, memuriyete alınmaya engel mahkûmiyetler ve memuriyet statüsünün kaybedilmesine etki eden mahkûmiyetler arasında hileli iflas suçundan mahkûm olanlar da sayıldığından hileli iflas suçundan mahkûm olan kimseler süresiz yasaklı olduklarından hiçbir şekilde devlet memuru olamazlar.

5.2.13. Türk Ceza Kanunu’nun 53’üncü Maddesinde Belirtilen Süreler Geçmiş Olsa ya da Affa Uğramış Olsa Bile İhaleye Fesat Karıştırma Suçundan (TCK, Md. 235) Mahkûm Olanlar

Devlet Memurları Kanunu’nda, memuriyete alınmaya engel mahkûmiyetler ve memuriyet statüsünün kaybedilmesine etki eden mahkûmiyetler arasında ihaleye fesat karıştırma suçundan mahkûm olanlar da sayıldığından ihaleye fesat karıştırma suçundan mahkûm olan kimseler süresiz yasaklı olduklarından hiçbir şekilde devlet memuru olamazlar.

5.2.14. Türk Ceza Kanunu’nun 53’üncü Maddesinde Belirtilen Süreler Geçmiş Olsa ya da Affa Uğramış Olsa Bile Edimin İfasına Fesat Karıştırma Suçundan (TCK, Md. 236) Mahkûm Olanlar

Devlet Memurları Kanunu’nda, memuriyete alınmaya engel mahkûmiyetler ve memuriyet statüsünün kaybedilmesine etki eden mahkûmiyetler arasında edimin ifasına fesat karıştırma suçundan mahkûm olanlar da sayıldığından edimin ifasına fesat karıştırma suçundan mahkûm olan kimseler süresiz yasaklı olduklarından hiçbir şekilde devlet memuru olamazlar.

5.2.15. Türk Ceza Kanunu’nun 53’üncü Maddesinde Belirtilen Süreler Geçmiş Olsa ya da Affa Uğramış Olsa Bile Suçtan Kaynaklanan Malvarlığı Değerlerini Aklama Suçundan (TCK, Md. 282) Mahkûm Olanlar

Devlet Memurları Kanunu’nda, memuriyete alınmaya engel mahkûmiyetler ve memuriyet statüsünün kaybedilmesine etki eden mahkûmiyetler arasında suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçundan mahkûm olanlar da sayıldığından, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçundan mahkûm olan kimseler süresiz yasaklı olduklarından hiçbir şekilde devlet memuru olamazlar.

5.2.16. Türk Ceza Kanunu’nun 53’üncü Maddesinde Belirtilen Süreler Geçmiş Olsa ya da Affa Uğramış Olsa Bile Kaçakçılık Suçlarından (5607 sayılı Kanun Md. 3-4) Mahkûm Olanlar

Devlet Memurları Kanunu’nda, memuriyete alınmaya engel mahkûmiyetler ve memuriyet statüsünün kaybedilmesine etki eden mahkûmiyetler arasında kaçakçılık suçundan mahkûm olanlar da sayıldığından 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na göre işlenen kaçakçılık suçundan mahkûm olan kimseler süresiz yasaklı olduklarından hiçbir şekilde devlet memuru olamazlar.

5.3. Kanunda Sayılan Suçlar Dışında Mahkûmiyet

5.3.1. Bir Yılı Geçmeyen Hapis Cezasına Mahkûmiyet

Türk Ceza Kanunu’na göre; 1 yıldan az hapis cezaları, “kısa süreli hapis” cezasıdır (Md. 46).

Kanunda tek tek sayılan suçlar dışında bir suçtan bir yılı geçmeyen kısa süreli hapis cezası ile mahkûm olanlar, hak yoksunlukları sona erdiğinde memur olabilecekleri gibi, memurların memurluklarına son verilmesini gerektiren bir durum da söz konusu olmayacaktır.

Kanunda tek tek sayılan suçlar dışında kısa süreli hapis cezası ile mahkûm olan ve hürriyeti bağlayıcı cezanın infazı nedeniyle cezaevinde bulunan veya infazdan sonra belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılan kimse, infaz süresince ve ek yasaklılık süresince devlet memuru olamaz. Devlet memuru ise, memuriyet statüsü devam ettirilemez. Memurluk yapamaz; ancak memurluk görevine son verilmeyi gerektirmeyen hürriyeti bağlayıcı bir ceza nedeniyle mahkûm olmuşsa memuriyet görevine de son verilemez. Bu nedenle, memurluk görevine son verilmeyi gerektirmeyen hürriyeti bağlayıcı bir ceza ile mahkûm olan memurun, cezanın infazı süresince ve ek yasaklılık süresince hizmet ilişkisinin kesilmesi gerekir. Yani, bu süreçte hizmet ilişkisi askıya alınır, süreç sonunda memuriyete iade edilir. Danıştay bir kararında, “…taksirli suç nedeniyle yargılanması ve bunun sonucunda aldığı 1 yıl 3 aylık hapis cezasının infazı aşamasında hakkında yukarıda bahsi geçen hükümler uyarınca işlem tesis edilmesi ve cezanın infazından sonra görevine iade edilmesi gerektiğine” karar vermiştir (Danıştay 12.D.11/10/1999 tarih ve E.1997/3319, K.1999/1785 sayılı kararı, http://www.danistay.gov.tr/kerisim/container.jsp, ET: 23/04/2010).

5.3.2. Tek Tek Sayılan Suçlar Dışında Mahkûmiyet

Türk Ceza Kanunu’na göre; “Süreli hapis”, 1 aydan az ve 20 yıldan fazla olamayan cezadır (Md. 46).

Kanunda sayılan suçlar dışında süreli hapis cezası ile mahkûm olanlar, yani kasten işlenmeyen bir suçtan bir yılı geçen hapis cezasına mahkûm olunsa da memur olunabileceği gibi, memurların memuriyetlerine son verilmesini gerektirmemektedir.

5728 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonrası 48’inci maddenin A fıkrasının 5 numaralı bendinde “yüz kızartıcı, şeref ve haysiyet kırıcı suçlar” kavramı kullanılmadığından, kanunda tek tek sayılan suçlar dışında başka suç tipleri bu kapsama alınamayacaktır.

Kanunda tek tek sayılan suçlar dışında süreli hapis cezası ile mahkûm olan ve hürriyeti bağlayıcı cezanın infazı nedeniyle cezaevinde bulunan ve infazdan sonra belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılan kimse, infaz süresince ve ek yasaklılık süresince devlet memuru olamaz. Memurluk görevine son verilmeyi gerektirmeyen hürriyeti bağlayıcı bir ceza ile mahkûm olan memurun, cezanın infazı süresince ve ek yasaklılık süresince hizmet ilişkisinin kesilmesi gerekir. Yani, bu süreçte hizmet ilişkisi askıya alınır, süreç sonunda memuriyete iade edilir.

Bu durumda olan memurlar hakkında, cezaevinde bulunduğu sürede görevine son verilmeyecek, ancak hapis cezasının sonucu olarak memurluk yapamayacağından, memurluğun askıya alınması işlemi tesis edilerek, infazın ve hak yoksunluğunun sona erdiği tarihten sonra memuriyete iadesi sağlanacaktır. Danıştayın verdiği kararlar da uygulamanın bu yönde yapılmasını destekler mahiyettedir. Danıştay; “Devlet memurlarının; hükümlü bulundukları devlet memurluğuna engel nitelik taşımayan hapis cezalarının infazı süresince, göreve devamsızlıkları nedeniyle memuriyetlerine son verilemeyeceği, bu kişilerin sözü edilen cezalarının infazı süresince hastalık ve yıllık izin kullanamayacakları ve bununla bağlantılı olarak maaş alamayacaklarına” karar vermiştir (Danıştay 1. D. 13/01/2004 tarih ve E.2003/170, K.2004/3 s.K, http://www.danistay.gov.tr/kerisim/container.jsp, ET:23/04/2010). Danıştay bir başka kararında ise, “…hükmedilmiş cezanın infaz edilmesinden sonra, hükümlünün aynı göreve iade edilmesi gerektiğine” karar vermiştir (Danıştay 12.D. 11/10/1999 tarih ve E.1997/3319, K.1999/1785 sayılı kararı, http://www.danistay.gov.tr/kerisim/container.jsp, ET: 23/04/2010).

5.3.3. Taksirli Suçlardan Mahkûmiyet

Türk Ceza Kanunu’na göre; “Kast”, Suçun kanunî tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir (Md. 21). “Taksir”, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanunî tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir (Md. 22/2).

Devlet Memurları Kanunu’nda, kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıldan fazla bir hapis cezasına mahkûmiyetin memuriyete alınmaya engel olduğu belirtildiğinden, bu ifadeden taksirli suçlardan alınan mahkûmiyetin memuriyete engel olmadığı sonucu çıkmaktadır.

Taksirli suçlardan mahkûm olunan cezanın miktarı ve nevi ne olursa olsun memuriyete engel değildir. Yani, taksirli suçlardan dolayı bir yıldan fazla bir hapis cezasına mahkûm olunmuş olsa dahi memur olunabilmektedir. Aynı şekilde, böyle bir suç işleyen memur da hapis cezasını çektikten sonra memuriyetine geri dönebilecektir. Çünkü 5 numaralı bentte kasten işlenen suç ifadesine yer verildiğinden taksirle işlenen suçlar memuriyete engel olmamaktadır.

Taksirli suçtan dolayı kısa süreli veya süreli hapis cezası ile mahkûm olan memurlar hakkında, cezaevinde bulunduğu sürede mazeretli sayılacağından, memuriyete devam edememekten kaynaklanan göreve son verme hali söz konusu olmayacaktır. Ancak, hapis cezasının doğal sonucu olarak memurluk yapamayacağından memurluğun askıya alınması işlemi tesis edilerek, infazın ve hak yoksunluğunun sona erdiği tarihten sonra göreve dönebilmesi sağlanacaktır. Bir önceki bölümde belirtildiği gibi Danıştayın kararları da uygulamanın bu yönde yapılmasına işaret etmektedir. Danıştay bir kararında, “Taksirli bir suçtan dolayı hükmedilmiş cezanın infaz edilmesinden sonra, hükümlünün aynı göreve iade edilmesi gerektiğine” karar vermiştir (Danıştay 12.D. 11/10/1999 tarih ve E.1997/3319, K.1999/1785 sayılı kararı, http://www.danistay.gov.tr/kerisim/container.jsp, ET: 23/04/2010).

5.4. Mahkûmiyetin Adli Para Cezasına Çevrilmesi

Türk Ceza Kanunu’na göre; “Adli Para Cezaları”, 5 günden az ve 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktarla çarpılması ile bulunacak cezadır. 1 gün karşılığı olarak takdir edilecek miktar, suçlunun konumu ve ekonomik durumuna göre 20 TL ile 100 TL arasında hâkimin belirleyeceği miktardır (Md. 52). Uygulamada asıl mahkûmiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adli para cezası veya tedbirdir (Md. 50/5). Hangi suçtan dolayı verilirse verilsin hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi durumunda adli para cezası asıl ceza olarak kabul edilecektir.

Ancak, kanunda tek tek sayılan suçlar bakımından cezanın nevi ve miktarı konusunda bir ayrım yapılmadan “mahkûm olmamak” şartı getirilmiştir. Bu hüküm göz önüne alınınca, tek tek sayılan suçlar bakımından cezanın paraya çevrilmiş olup olmamasının herhangi bir önemi kalmamaktadır. Yani, işlenmiş olan bu suçlardan dolayı verilen hürriyeti bağlayıcı cezalar para cezasına çevrilse ya da doğrudan doğruya para cezasına hükmedilse bile, yine de memur olma şartı kaybedilecektir (Pınar, 2008:554)

Kanunda sayılan suçlar dışında bir suç işleyip de cezası paraya çevrilen kimselerin memuriyete engel bir durumları yoktur. Çünkü Devlet Memurları Kanunu’nda hangi suç ve cezaların memuriyete engel olduğu açık bir şekilde ifade edilmiştir. Kanunda tek tek sayılan suçlar bakımından kanun koyucu mahkûm olmamak şartını getirmiş ve mahkûmiyet konusunda bir niteleme ya da derecelendirme de bulunmamıştır. Böylece bu suçlar bakımından hükmedilen cezanın nevi ve miktarına bakılmaksızın memuriyete engel olmasını istemiştir. Buna karşın, diğer suçlar bakımından kanun koyucu ne tür cezaların memuriyete engel olacağını ve bu cezaların miktarı konusunu belirleme yoluna gitmiştir (Karaarslan, 105)

Dolayısıyla, kanunda tek tek sayılan suçlar dışında bir suç işleyip de cezası paraya çevrilen kimselerin memur olmalarına bir engel bulunmamaktadır. Buna karşın, kanunda tek tek sayılan suçlar bakımından alınacak her türlü mahkûmiyet paraya çevrilmiş olsun ya da olmasın memur olma şartını kaybettirecektir.

5.5. Hapis Cezasının Ertelenmesi

Türk Ceza Kanunu’na göre; “Hapis Cezasının Ertelenmesi”, İşlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilir. Cezası ertelenen hükümlü hakkında, bir yıldan az, üç yıldan fazla olmamak üzere, bir denetim süresi belirlenir. Bu sürenin alt sınırı, mahkûm olunan ceza süresinden az olamaz. Hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, hâkimin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi halinde; ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilir. Denetim süresi yükümlülüklere uygun veya iyi halli olarak geçirildiği takdirde, ceza infaz edilmiş sayılır (Md. 51/1,3,7,8). Denetimli serbestlik, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile 5402 sayılı Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanunları ile düzenlenmiştir.

Türk Ceza Kanunu’na göre, ertelenmiş mahkûmiyet denetim süresi iyi halli geçirildiği takdirde infaz edilmiş sayıldığından, kasten işlenmiş suçlar nedeniyle verilen bir yılın üzerindeki mahkûmiyetler ertelenmiş olsa da memur olmaya ve memur olarak kalmaya engel olacaktır.

Kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasıyla mahkûm olanlar, bu mahkûmiyeti ertelense bile devlet memuru olamazlar, memur iseler memuriyetlerine son verilir.

Kısa süreli hapis cezası ertelenmiş olan kimsenin ek hak yoksunluğu süresi geçtikten sonra memuriyete alınması olanaklıdır. Bu kimse memur ise, görevine son verilmez, ancak ek hak yoksunluğu süresinin tamamlanmasına kadar memuriyeti askıya alınır (Pınar, 2008:549).

Örneğin; kanunda sayılan suçlar dışında bir suçtan 6 ay hapis cezasına mahkûm olan ve cezası ertelenen bir kimsenin, kamu haklarından da yasaklandığını ve 4 ay ek yasaklama verildiğini varsayalım. Erteleme kararıyla bu sürenin iyi halli geçirilmesi durumunda hapis cezası infaz edilmiş sayılacaktır. Bu kimsenin yasaklılık hali ise, ertelenen mahkûmiyet süresinin sonuna yani 6 ayın bitimine kadar devam edecek, infazın bitiminden itibaren de 4 aylık ek hak yoksunluk süresi başlayıp, 10 ayın bitiminde tamamlanacaktır. Bu kimse 10 aylık süre içinde memur olma şartlarını taşımayacak, süre sonunda şartları taşıyacaktır. Bu kimsenin memur olması durumunda, kısa süreli hapis cezası ertelenmiş olsa da, memuriyet görevine son verilmeyecek, ancak infaz ve ek hak yoksunluk süresince yani 10 ay memuriyeti askıya alınacak, süre sonunda memuriyete iade edilecektir. Örnekteki kimsenin suçunun rüşvet ve mahkûmiyetinin ertelendiğini varsayarsak, bu kimsenin mahkûm olduğu rüşvet suçu kanunda tek tek sayılan suçlardan olması nedeniyle, rüşvet suçundan cezası ertelenmiş olsa bile, memur olamayacak ve memur ise görevine son verilecektir.

Erteleme ile ilgili Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu, “Ertelenmiş bulunan bir mahkûmiyet hükmü nedeniyle Devlet Memurları Kanununun 48/A-5 ve 98/b maddeleri uyarınca devlet memurlarının görevlerine son verilmeyeceğine” karar vermiştir (Danıştay İ.B.K. 15/11/1990 tarih ve E:l990/2, K:1990/2 sayılı kararı, http://www.danistay.gov.tr/kerisim/container.jsp, ET: 23/04/2010, 25/01/1991 tarihli ve 20766 sayılı Resmi Gazete). Ancak, 5728 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonrası 48’inci maddenin A fıkrasının 5 numaralı bendinde erteleme kavramına yer verilmemiştir.

Hapis cezası ertelenmiş olan kimsenin işlemiş olduğu suç, kanunda tek tek sayılan suçlar olmasa bile, kasten işlenen bir suçtan bir yılın üzerinde hapis cezasına mahkûm olunmuşsa, bu kimse memur olma şartını taşımadığı için memur olamayacaktır. Buna karşın, bir yılın altındaki mahkûmiyetler memur olmaya engel değildir.

Kanunda sayılan suçlar bakımından alınacak her türlü mahkûmiyet ertelenmiş olsun ya da olmasın memur olma şartını kaybettirecektir. Aynı şekilde, kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yılın üzerindeki mahkûmiyetler de ertelemiş olsun ya da olmasın memur olma şartını kaybettirecektir.

Sonuç olarak; kanunda tek tek sayılan suçlardan mahkûm olanların cezası ertelensin veya ertelenmesin, bunlar memur olamayacakları gibi memuriyette iseler görevlerine son verilecektir. Kanunda tek tek sayılan suçlar dışında bir suçtan mahkûm olmuş ve cezası ertelenmiş olanların aldığı ceza bir yıldan fazlaysa memur olma şartını taşımayacak ve memuriyette ise görevine son verilecektir. Aldığı ceza bir yıldan az ise memur olma şartını taşıyacak, memur ise bu şartı kaybetmediğinden görevine son verilmeyecektir.

5.6. Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre; “Hüküm”, beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür (Md. 223/1).

“Hükmün açıklanması”, duruşma sonunda, duruşma tutanağına geçirilen hüküm fıkrası okunarak gerekçesi ana çizgileriyle anlatılır. Hazır bulunan sanığa ayrıca başvurabileceği kanun yolları, mercii ve süresi bildirilir. Beraat eden sanığa, tazminat isteyebileceği bir hâl varsa bu da bildirilir. Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Hüküm fıkrasında, verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir (Md. 231, 232 ve 223). Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar (Md. 231/11).

“Hükmün açıklanmasının geri bırakılması”, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder (Md. 231/5). Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur. Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir. Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar (Md. 231/8,9,10,11).

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, sanık hakkında bir hüküm kurulmuş olmakla beraber, açıklanması geri bırakıldığından, bu hüküm, sanık açısından mahkûmiyete ilişkin herhangi bir hukuki sonuç doğurmayacaktır. Dolayısıyla, sanık hakkında kesinleşen bir hüküm olmadığından sanık hükümlü olmayacaktır. Mahkûmiyet hükümlerinin sonuçları, haklarında kurulan hüküm açıklanmayan sanıklar açısından geçerli olmayacaktır. Sanık hakkında herhangi bir mahkûmiyet hükmü verilmemiş gibi sonuç doğuracaktır. Sanık açısından öngörülen tek sonuç ise, sanığın denetim süresine tabi kılınması ve bu denetim süresi içinde, mahkemece belirlenmişse yükümlülüklerine uygun davranması olacaktır. Ayrıca, sanığın denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi halinde, hüküm açıklanacağından, daha dikkatli olmak ve yeni bir suç işlememek için gerekli gayreti göstermek zorunda kalacaktır (Sökmen, 2009:82-83).

Taksirle işlenen bir suçtan mahkûm olan kimse hakkında süresi ne olursa olsun, hükmolunan hapis cezası ile ilgili olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi halinde bu karar, denetim süresinin sonunun beklenmesine gerek olmaksızın bu kimsenin memur olmasına engel teşkil etmez. Bu kimse memur ise görevine son verilemez (Pınar, 2008:553).

Kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıldan az hapis cezası ile mahkûm olan bir kimse hakkında hükmolunan hapis cezası hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile geri bırakıldığı takdirde, bu kimse memur olabilir. Bu kimse memur ise görevine son verilemez (Pınar, 2008:553).

Kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezası ile mahkûm olanlarla, kanunda tek tek sayılan suçlardan mahkûm olanlar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği takdirde bunların memur olması için denetim süresinin sonunun beklenmesine gerek bulunmadığı gibi memur olanların da görevlerine son verilemez (Pınar, 2008:555).

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile mahkûmiyet hükmü açıklanmadığından ve denetim süresini de başarı ile geçirdikten sonra dava düştüğünden ortada bir mahkûmiyet kalmamakta ve adli cezanın geçmiş ve geleceğe yönelik hak yoksunluklarının kişi hakkında tatbiki söz konusu olmamaktadır. Bu uygulama kişinin memur olması halinde memuriyetinin sona erdirilmemesi sonucunu doğurduğu gibi kişi memur değilse açıklanmayan mahkûmiyet memuriyete alınmasına engel teşkil etmemektedir (Durmuş, 447)

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiş olan kimselerin henüz kesinleşmiş bir mahkûmiyeti olmadığından ve yine denetim süresini iyi halle geçirmiş olan kimseler hakkında da açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak davanın düşmesine karar verileceğinden bu kimselerin memur olmaları mümkün olduğu gibi memur olan kimse hakkında da memuriyet görevi sona ermeyecektir (Karaarslan, 2009 s.108).

Sonuç olarak, ister kanunda tek tek sayılan suçlardan olsun, isterse sayılmayan suçlardan olsun, yargılama sonucunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiş ise mahkûmiyet hükmü verilmemiş gibi sonuç doğuracağından ve Devlet Memurları Kanunu’na göre mahkûm olmamış olmak şartını muhafaza edeceğinden herhangi bir şartsızlık da söz konusu olmayacaktır.

5.7. Af

Türk Ceza Kanunu’na göre, “Af”, Genel af halinde, kamu davası düşer ve hükmolunan cezalar bütün neticeleri ile birlikte ortadan kalkar; Özel af ile hapis cezasının infaz kurumunda çektirilmesine son verilebilir veya infaz kurumunda çektirilecek süresi kısaltılabilir ya da adlî para cezasına çevrilebilir (Md. 65/1-2). Genel af kanunu, kamu davasının düşmesini ve hüküm olunan cezaların tüm sonuçları ile ortadan kalkmasını sağlayacak hallerdendir. Keza özel af ile ceza süresi kısaltılabilecek veya adli para cezasına çevrilebilecektir (Sökmen, 2009:20).

Genel af, meydana gelen olayı ortadan kaldırmamakla birlikte faili, hiç suç işlememiş sayar. Kısaca; suçun işlenmesiyle ortaya çıkan hukuki her türlü kısıtlama af ile giderilir (Durmuş, 454)

“Affa uğramış olsa bile” ifadesinden, 48’inci maddenin A fıkrasının 5 numaralı bendinde hangi suçları işleyenlerin devlet memuru olamayacağını tek tek saymış olması ve bu suçlardan dolayı hükmolunan cezaların affa uğramış olması durumunda dahi memur olamayacaklarının belirtilmesi, bu suçları işleyenlerin tekrar memur olmasının istenmediği şeklinde anlaşılmalıdır. Danıştay bir kararında, “657 sayılı DMK 48/A-5. maddede sayılan suçlardan hükümlü olanların ‘affa uğramış olsalar bile’ devlet memuru olamayacaklarını ifade etmekle, emredici şart olarak düzenlediğini, bu suçlardan dolayı verilen mahkûmiyetlerin adli sicilden silinse bile bu suçlardan hüküm giyenlerin memur olmalarına imkân bulunmadığına” karar vermiştir (Danıştay İDD. 27/10/2000 tarih ve E.1999/105, K.2000/1048 sayılı kararı, Karaarslan, 127).

Kanunda tek tek sayılmış olan suçlardan mahkûm olanlar, hükmolunan cezaları affa uğramış olsa dahi memur olamazlar. Aynı şekilde, memur iken böyle bir suçtan mahkûm oldukları için memuriyetine son verilenler, hükmolunan bu cezaları affa uğramış olsa bile tekrar memuriyete dönemezler. Kanun bu düzenleme ile genel ya da özel af ayrımı yapmamıştır.

Kanunda tek tek sayılmış olan suçlar dışında bir suçtan dolayı ve kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasıyla mahkûm olmuş ve hükmolunan cezaları genel affa uğramış olanlar memur olabilme şartını kazanırlar. Aynı şekilde, memur iken böyle bir suçtan mahkûm oldukları için memuriyetine son verilmiş ve hükmolunan bu cezaları kanunla affa uğramış olanlar tekrar memuriyete dönebilme hakkını kazanırlar. Ancak, göreve tekrar dönme talepleri açıktan atama sayılacağından, açıktan atama konusunda da idarenin, kamu yararı ve hizmet gerekleri ile sınırlı takdir yetkisi bulunmaktadır.

Sonuç olarak, kanunda tek tek sayılan suçlardan mahkûm olanların hükmolunan cezaları af kanunu ile affa uğramış olsa dahi memur olamazlar. Kanunda tek tek sayılan suçlar dışında bir suçtan mahkûm olmuş ve hükmolunan cezaları genel affa uğramış olanlar memur olabilme şartını kazanırlar.

6. Mahkûmiyet Nedeniyle Devlet Memuru Olma Şartlarının Kaybedilmesi

Memur olabilme şartının, memuriyete atanma ve memuriyetin devamı sırasında taşınması gerekir.

Kamu idarelerinin özel kanun veya diğer mevzuatında belirtilmiş olan özel şartlar ile birlikte, vatandaşlık, yaş, öğrenim, askerlik, sağlık şartları ile kamu haklarından mahrum olmamak, bir yılın üstünde hapis cezası almamış olmak ve yine kanunda tek tek sayılan suçlardan dolayı ise mahkûmiyeti olmamak şeklindeki genel şartların, memuriyete girişte olması ve memuriyet süresince de bu şartların muhafaza edilmesi, yani şartların taşınması gerekmektedir.

Bu şartları taşımayan kimseler memur olamadıkları gibi devlet memuru olan kimselerin de bu şartları kaybetmesi halinde memurluğu sona ermektedir. 657 sayılı Kanunun 98/b maddesi;

“Devlet memurlarının

b) Memurluğa alınma şartlarından her hangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması veya memurlukları sırasında bu şartlardan her hangi birini kaybetmesi,

hallerinde memurluğu sona erer.” hükmüne amirdir.

Devlet memuru iken, devlet memurluğuna alınacaklarda aranılacak genel şartlar arasında bulunan 48’inci maddenin A fıkrasında belirtilen şartları kaybeden ya da aynı fıkranın 5 numaralı bendinde belirtilen suçlardan mahkûm olan devlet memurunun görevine 98’inci maddenin b fıkrasına göre son verilir.

Kanunda tek tek sayılan suçlar bakımından kanun koyucu için önemli olan cezanın miktarı değil mahkûmiyetin kendisidir (Karaarslan, 102).

Ceza yargılaması sonucu meydana gelen hükümlülük, memuriyete etkisi bakımından üçe ayrılır. Bunlar, memuriyete engel olmayan, kesin engel olan ve düzeltilebilir engel suçlardır (Karaarslan, 102).

Dolayısıyla, memuriyete engel olmayan suçlardan mahkûm olanlar için memur olma ve memur olarak kalabilme şartları kaybedilmez. Memuriyete kesin engel olan suçlar için aynı şey söylenemez. Mahkûmiyetle memur olma şartları kaybedildiğinden bunların memur olmaları ve memuriyette kalmaları mümkün değildir. Düzeltilebilir engel suçlardan mahkûm olanlar için, süreli yasaklılık döneminde memurluk yapılamaz. Ancak, memur olma şartları kaybedilmediğinden yasaklılık sona erdiğinde memur olunabilir veya tekrar memuriyete dönülür.

Devlet memuru olma şartının memuriyetin devamı sırasında da taşınması gerekir. Memuriyet sırasında işlediği kasıtlı suç nedeniyle bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına mahkûm olanlar, devlet memurluğunda kalma şartını kaybettiklerinden, görevlerine son verilir. Aynı şekilde, memuriyet sırasında yukarıda onaltı madde halinde tek tek sayılan suçlar nedeniyle mahkûmiyet almış olanlar da devlet memurluğunda kalma şartını kaybettiklerinden, bu memurların da görevlerine son verilir.

Bu nedenle, memurlukları sırasında memur olma şartını kaybedenlerin memuriyet görevine son verilmesi için idari bir işlem tesisi gerektiğinden, memuriyetten almaya yetkili merciden onay alınmak suretiyle memuriyet görevi sonlandırılmaktadır.

7. Devlet Memuru Olma Şartlarının Yeniden Kazanılması

Memuriyetten önce memur adayı olabilecek kimseler ile memur olan kimselerin memuriyetleri sırasında işledikleri bir suçtan bir yılın altında hapis cezası almaları, kanunda tek tek sayılan suçlar dışında bir suçtan veya taksirli bir suçtan mahkûm olmaları halinde, infazın ve hak yoksunluğunun tamamlanmasından sonra, yani süreli yasaklılık hali sona erdikten sonra devlet memuru olma şartını yeniden kazanırlar.

Kasten işlenen bir suçtan bir yılın altında hapis cezası almış olan memurlar ile kanunda tek tek sayılan suçlar dışında bir suçtan veya taksirli bir suçtan mahkûm olan memurların, cezanın infazı için cezaevinde bulunduğu sürede görevle ilişkileri askıya alınacak ancak memuriyetlerine son verilmeyecektir. Cezaevinde bulunan memurlar hapis cezasının doğal sonucu olarak memurluk yapamayacaklarından maaş alamayacaklardır. Dolayısıyla, infaz edilmekte olan mahkûmiyet nedeniyle görevden uzaklaştırma işlemi de yapılmayacak, sadece bu sürede görevle ilişkileri askıya alınacaktır. İnfazın bittiği ve hak yoksunluğunun tamamlandığı tarihten itibaren devlet memuru olma şartını yeniden kazanacaklarından memuriyet görevlerine iade edilmeleri gerekmektedir.

Aynı olaydan ötürü memur hakkında ceza mahkemesinde kovuşturmaya başlanmış olması, disiplin kovuşturmasını geciktirmemekte, memurun ceza kanununa göre mahkûm olması veya olmaması, ayrıca disiplin cezasının uygulanmasına engel teşkil etmemektedir (Sökmen, 2009:154). Cezai kovuşturma devam ederken görevden uzaklaştırılan veya almış olduğu mahkûmiyet nedeniyle memuriyeti askıya alınmış olan memur hakkında aynı zamanda disiplin kovuşturması yapılmış ve sonucunda işlediği fiile dayalı olarak devlet memurluğundan çıkarılma cezası verilmişse, bu işleme karşı idari yargıda dava açılması dışında bir imkân bulunmadığından, infaz ve hak yoksunluğu sona erse de artık memuriyete dönemeyecektir. Diğer bir ifade ile mahkûmiyete bağlı süreli yasaklılık sona ermiş olsa da disiplin cezasından dolayı memuriyete iade söz konusu olamayacaktır. Bu memur, devlet memurluğundan çıkarılma cezası almamış olsaydı, infaz ve hak yoksunluğu sona erdiğinde memuriyete iade edilebilecekti. Fakat, genel afla hükmolunan bu cezaları affa uğramış olanların disiplin cezaları affa konu mahkûmiyet sebebiyle verilmişse, af ile bu cezalar ortadan kalkar. Disiplin cezaları, affa konu suç ve mahkûmiyet ile ilgili olmaksızın, başlı başına disiplin suçu nedeniyle verilmiş bulunuyorsa affın dışında kalır (Sökmen, 2009:156).

Kanunda tek tek sayılmış olan suçlar dışında bir suçtan dolayı veya kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasıyla mahkûm olmuş ve hükmolunan cezaları genel affa uğramış olanlar memur olabilme şartını kazanırlar. Aynı şekilde, memur iken, kanunda tek tek sayılmış olan suçlar dışında bir suçtan dolayı veya kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasıyla mahkûm oldukları için memuriyetine son verilmiş ve hükmolunan bu cezaları affa uğramış olanlar tekrar memuriyete dönebilme hakkını kazanırlar. Ancak, göreve tekrar dönme talepleri açıktan atama sayılacağından, açıktan atama konusunda da idarenin, kamu yararı ve hizmet gerekleri ile sınırlı takdir yetkisi bulunduğunu, dolayısıyla affın memuriyete iade hakkı vermediğini, memur olabilme şartının yeniden kazanılması nedeniyle memuriyete tekrar dönmeyi talep etme hakkı verdiğini belirtmeliyiz.

Yukarıda yapılan açıklamalar değerlendirildiğinde, süreli yasaklılık oluşturan suçlardan mahkûm olanlar, devlet memurluğundan çıkarılma cezası almamış iseler yasaklı süreleri sona erdiğinde veya süreli yasaklılık oluşturan suçlardan hükmolunan cezaları affa uğrayanlar devlet memurluğundan çıkarılma cezası almış olsalar bile devlet memuru olma şartlarını yeniden kazanırlar.

8. Sonuç

1. Memuriyete alınmaya kesin engel olan ve memuriyet statüsünün kaybedilmesine neden olan mahkûmiyetler bakımından süresiz hak yoksunluğu söz konusudur.

Kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasıyla mahkûm olanlar hak yoksunluğu ile ek hak yoksunluğuna ilişkin süreler geçmiş olsa bile memur olamazlar. Memur iseler memuriyet görevlerine son verilmesini gerektirmektedir.

Hak yoksunluklarına ilişkin süreler geçmiş olsa ya da affa uğramış olsa bile kanunda tek tek sayılan suçlardan mahkûm olanlar, mahkûmiyet süresine bakılmaksızın hiçbir şekilde memur olamazlar. Memur iseler memuriyet görevlerine son verilmesini gerektirmektedir.

Kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasıyla mahkûm olanlar ile kanunda tek tek sayılan suçlardan mahkûm olanların, hükmolunan cezalarının paraya çevrilmesi veya ertelenmesinin de bir önemi bulunmamaktadır.

Ancak, bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasını gerektiren kasten işlenen bir suç ile kanunda tek tek sayılan suçlardan yargılanmış ve haklarında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiş olanlar bakımından herhangi bir şartsızlık söz konusu olmayacaktır.

2. Memuriyete alınmaya engel olmayan ve memuriyet statüsünün kaybedilmesine neden olmayan mahkûmiyetler bakımından süreli hak yoksunluğu söz konusudur.

Kanunda tek tek sayılan suçlar dışında bir suçtan; bir yıldan az süreli veya kısa süreli hapis cezasının, taksirli suçlardan cezanın, paraya çevrilen cezalarının, ertelenen hapis cezasının, genel affa uğrayan cezanın memuriyete engel bir hali bulunmamaktadır.

Ancak, süreli yasaklılığı varsa bu dönemde devlet memuru olunamaz ve memuriyet yapılamaz. Memurluk görevine son verilmeyi gerektirmeyen hürriyeti bağlayıcı bir ceza ile mahkûm olan memurun, cezanın infazı süresince ve ek yasaklılık süresince hizmet ilişkisi askıya alınır, süreç sonunda memuriyete iade edilir.

Kanunda tek tek sayılan suçlar dışında bir suçtan yargılanmış ve haklarında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiş olanlar hiç suç işlememiş sayıldığından, Devlet Memurları Kanunu’na göre mahkûm olmamış olmak şartını taşırlar.

3. Memurluğun sona ermesi ve şartların yeniden kazanılması bakımından süreli hak yosunluğu ve sürekli yasaklılık söz konusudur.

Devlet memuru iken, devlet memurluğuna alınacaklarda aranılacak genel şartlar arasında bulunan 48’inci maddenin A fıkrasında belirtilen şartları kaybeden ya da aynı fıkranın 5 numaralı bendinde belirtilen suçlardan mahkûm olan devlet memurunun görevine 98’inci maddenin b fıkrasına göre son verilir.

Süreli hak yoksunluğu oluşturan suçlardan mahkûm olanlar, devlet memurluğundan çıkarılma cezası almış iseler hak yoksunluğu süreleri sona erse bile bir daha devlet memurluğuna alınmamak üzere disiplin cezası ile cezalandırıldıkları için sürekli yasaklı olacaklardır.

Süreli hak yoksunluğu oluşturan suçlardan mahkûm olanlar, devlet memurluğundan çıkarılma cezası almamış iseler hak yoksunluğu süreleri sona erdiğinde veya süreli hak yoksunluğu oluşturan suçlardan hükmolunan cezaları affa uğrayanlar, devlet memurluğundan çıkarılma cezası almış ve memuriyetlerine son verilmiş olsa da, af nedeniyle devlet memuru olma şartını yeniden kazanırlar.

 

Kaynakça

Pınar, İ. (2006), Açıklamalı-İçtihatlı Devlet Memurları Kanunu Şerhi ve İlgili Mevzuat, Ankara

Pınar, İ. (2008), Açıklamalı-İçtihatlı Disiplin Suç ve Cezaları ve Sicil Hukuku, Ankara

Durmuş, A. (2009), Memur Disiplin Hukuku, Ankara, 2009

Karaarslan, M. (2009), Suç ve Cezaların Memuriyete Etkisi, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.58, S.l.

Sökmen, U. (2009), “Kamu İdaresinde Soruşturma Kovuşturma”, Maliye Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı Yayın No: 2009/400, Ankara, (http://www.sgb.gov.tr/Sreli%20Yaynlar/Forms/AllItems.aspx)

Sökmen, U. (2005), “Memurluğun Sona Ermesi”, Maliye Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü, El Kitabı:4, Ankara

Sökmen, U. (2007), “Soruşturma ve Disiplin”, Kamu İdaresi İç Denetçileri Eğitim Programı Basılmamış Ders Notları (Maliye Bakanlığı İç Denetim Koordinasyon Kurulunca Düzenlenen İç Denetçiler Eğitim Programı; 1. Dönem, Aralık-2007, 9. Dönem, Ocak-2010)

Topuz, İ. (2005), Memur ve Diğer Kamu Görevlilerinin Soruşturma ve Yargılama Usulleri, Ankara

 

Danıştay internet sitesi, http://www.danistay.gov.tr

Türk Dil Kurumu internet sitesi, http://www.tdk.gov.tr

Başbakanlık internet sitesi, http://www.basbakanlık.gov.tr

 

1 23/1/2008 tarihli ve 5728 sayılı Kanunun 317’nci maddesiyle değiştirilmiş hükümdür. (Eski Hali) “5.Taksirli suçlar ve aşağıda sayılan suçlar dışında tecil edilmiş hükümler hariç olmak üzere, ağır hapis veyahut 6 aydan fazla hapis veyahut affa uğramış olsalar bile Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla, zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suçtan veya istimal ve istihlak kaçakçılığı hariç kaçakçılık, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarını açığa vurma suçlarından dolayı hükümlü bulunmamak” şeklindedir.

Makale, MALİYE DERGİSİ'nin 158. sayısında (Ocak-Haziran 2010) yayımlanmıştır.

Cumhuriyet devrinde Maliyemiz, üstünde çok çalışılmış bir konudur. Yüzyılların aksaklıklarının giderilmesi ve zamanın getirdiği esasların yerleştirilmesi, büyük emeklerle olmuştur ve daha çok emeklere ihtiyaç vardır.  Maliye Okulu gençlerinin, Maliyemizi ehliyetle işletip ilerleteceklerine inanıyorum. 06 Şubat 1947 İsmet İNÖNÜ